Corona virüsü pandemisinin beklenmedik bir yan etkisi de, din ya da inanç özgürlüğü ihlalleri de dahil olmak üzere, dini azınlıklar üzerinde artan baskı oldu. Birleşmiş Milletler’in din ya da inanç özgürlüğü konusundaki Özel Raportörü Ahmed Shaheed, "Pandemi birçok ülkede mevcut dini hoşgörüsüzlüğün alevlenmesine neden oldu. Virüsün yayılmasında, Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar’ın da dahil olduğu dini grupları ya da inançlı toplulukları günah keçisi ilan ederek, nefreti kışkırtma eğilimindeki artışı görmek beni endişelendiriyor’’ dedi.
Gerçek şu ki, dünya nüfusunun yüzde 83'ü, çoğu dini azınlıkları hedef alan ibadet ve dini özgürlük konusunda fazla veya çok aşırı kısıtlamalar uygulanan olduğu bölgelerde yaşıyor. Corona virüsü pandemisin bu koşulları yaratmadı, ancak durumu daha da kötüleştirdi.
Bu nedenle ABD Başkanı Donald Trump 2 Haziran'da uluslararası dini özgürlüğü Amerikan diplomasisine entegre ederek ilerletmek için bir Başkanlık Kararnamesi imzaladı.
Başkanlık kararı, Dışişleri Bakanı’nın altı ay içinde, ABD dış politikasının ve Dışişleri Bakanlığı ile ABD Uluslararası Kalkınma Dairesi USAID’in dış yardım programlarının planlanmasında ve uygulanmasında uluslararası alanda dini özgürlüklere öncelik verecek bir plan geliştirmesini öngörüyor.
Kararname ayrıca, uluslararası dini özgürlüğü ilerleten programlar için her mali yıl boyunca en az 50 milyon dolar sağlıyor.
USAID Başkan Vekili John Barsa yaptığı açıklamada, "USAID, Başkanlık kararının uygulanmasında kritik bir rol oynayacak. Amerikalılar her zaman ilk özgürlüğümüzün din özgürlüğü olduğuna ve ulusal güvenlik stratejimizin önemli bir unsuru sayıldığına inanıyorlar" dedi.
USAID'in, Uluslararası Din Özgürlüğünü Geliştirme Amaçlı Başkanlık Kararı’nın yerine getirilmesine yönelik çabaları, Ortadoğu'daki Din Özgürlüğü ve Çoğulculuk Baş Danışmanı Samah Norquist tarafından yönetilecek. Norquist, Ortadoğu bölgesinde ve dünyada uluslararası ilişkiler ve dini özgürlük konularında onlarca yıllık deneyime sahip bir yetkili.
Barsa,"Dini özgürlüğü desteklemek, yeni uzun vadeli ülke stratejilerimizin temel taşlarından biridir" diye konuştu.
Barsa’ya göre, "İster Kuzey Irak'ta Hıristiyanlar ve Yezidiler’e karşı işlenen soykırımlar, ister Burma'daki Arakanlı Müslümanlar'a uygulanan etnik temizliğe tepki olarak, uluslararası din özgürlüğü, USAID'de en öncelikli kurumsal kültür konusu haline geldi."